İklim Değişikliğiyle Mücadelede Yeni Dönem: Türkiye’nin Yeşil Hukuku
GİRİŞ: Yeni İklim Yasası (2025): Türkiye’nin Karbonsuz Geleceğe Yolculuğu 2025 yılında yürürlüğe giren Yeni İklim Yasası, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde tarihi bir dönüm noktasıdır. Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması ve Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat politikalarının etkisiyle hazırlanan bu yasa, çevre hukuku, enerji politikası ve ekonomik dönüşüm alanlarında köklü değişiklikler getirmiştir. Türkiye, 2053 yılına kadar net sıfır […]
GİRİŞ:
Yeni İklim Yasası (2025): Türkiye’nin Karbonsuz Geleceğe Yolculuğu
2025 yılında yürürlüğe giren Yeni İklim Yasası, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde tarihi bir dönüm noktasıdır. Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması ve Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat politikalarının etkisiyle hazırlanan bu yasa, çevre hukuku, enerji politikası ve ekonomik dönüşüm alanlarında köklü değişiklikler getirmiştir.
Türkiye, 2053 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefini gerçekleştirmeyi taahhüt etmektedir. Bu hedef doğrultusunda, sanayi, enerji, ulaşım ve tarım gibi birçok sektör için yeni kurallar, yaptırımlar ve teşvikler devreye girmiştir.
Peki, Karbon Emisyonu Nedir?
Karbon emisyonu, enerji kullanımı, üretim faaliyetleri veya ulaşım gibi süreçler sonucunda atmosfere salınan karbondioksit (CO₂) ve benzeri sera gazlarıdır. Bu gazlar, küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin temel nedenidir. Türkiye gibi ülkeler bu salımı azaltmak için yasal önlemler almakla yükümlüdür.
Karbon Ticareti Nedir?
Karbon ticareti, bir ülkenin veya şirketin salabileceği karbon miktarına sınır (kota) getirilmesi ve bu sınırların “alınıp satılabilir” hale getirilmesidir. Yani, bir işletme izin verilen sınırdan daha az karbon salarsa, artan hakkını başka bir işletmeye satabilir. Bu sistem sayesinde çevreye daha az zarar veren işletmeler ödüllendirilirken, çok fazla kirleten işletmeler mali olarak cezalandırılır.
Raporlama Zorunluluğu Ne Anlama Geliyor?
Yeni yasa ile birlikte büyük ölçekli şirketler, üretim, enerji tüketimi ve karbon salımı gibi çevresel etkilerini düzenli aralıklarla raporlamak zorundadır.
Bu kapsamda:
- Sera gazı emisyonu verileri,
- Kullanılan enerji kaynakları,
- Atık yönetimi süreçleri
ayrıntılı şekilde beyan edilmek zorundadır. Bu uygulama, hem denetimin etkinliğini artıracak hem de şeffaflık sağlayacaktır.
Kamu Kurumları ve Yerel Yönetim Ne Yapacak?
Sadece özel sektör değil, belediyeler, kamu binaları ve yerel idareler de artık yeşil dönüşüm yükümlülüğü altındadır. Yeni İklim Yasası çerçevesinde:
- Kamuya ait binalarda enerji verimliliği sağlanması,
- Toplu ulaşımda çevreci araçlara geçiş,
- Geri dönüşüm altyapısının güçlendirilmesi,
gibi birçok alanda zorunlu uygulamalar başlayacaktır.
Sonuç Olarak:
Yeni İklim Yasası, yalnızca çevre dostu bir politika değil; aynı zamanda ekonomik yapının yeniden şekillenmesini, yeni yatırımların yön değiştirmesini ve vatandaşların çevre bilincinin artmasını sağlayacak kapsamlı bir dönüşüm programıdır.
Bu içerikte önce yasayı genel hatlarıyla ele alacağız. Ardından toplumda sıkça karşılaşılan yanlış bilgileri ve bunların doğrularını açıklayacağız. Çünkü bu yasa yalnızca şirketleri değil; hepimizi doğrudan etkiliyor.
1.Yeni İklim Yasasının Getirdiği Temel Düzenlemeler
1.1 Karbon Piyasası ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)
Tanım:
Karbon piyasası, çevreye zarar veren karbon salımının sınırlandırılması amacıyla devlet tarafından belirlenen “emisyon kotalarının” bir ekonomik enstrümana dönüştürüldüğü bir sistemdir. Bu sisteme dahil olan şirketler, belirli miktarda karbon salma hakkına sahip olur ve bu hakları alıp satabilir.
Nasıl İşleyecek?
- Türkiye’de ilk kez yasal temele oturtulmuş Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kuruluyor.
- Enerji, çimento, demir-çelik, cam ve seramik gibi yüksek karbon salımı yapan sektörler bu sistemin ilk aşamada kapsamına alınacak.
- Bu şirketlere, yıllık karbon salımı için “ücretsiz veya ücretli karbon kotası” verilecek.
- Eğer firma bu sınırın altında kalırsa, artan hakkı başka bir firmaya satabilecek. Eğer aşarsa, ya daha fazla hak satın alacak ya da ceza ödeyecek.
Hukuki Dayanak ve Denetim:
- Emisyon kotası uygulaması idari denetim ve ceza mekanizmalarıyla destekleniyor.
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı iş birliğiyle yürütülecek.
Amaç:
Bu sistem, piyasa mantığı içinde çevresel zararı azaltmayı hedefler. Şirketler daha az karbon salmak için temiz teknolojiye geçmeye teşvik edilir.
Örnek:
Bir çimento fabrikası yılda 10.000 ton karbon salma hakkına sahiptir. Yıl sonunda 8.000 ton salım yaparsa, 2.000 tonluk hakkını başka bir şirkete satabilir.
1.2 Yeşil Finansman ve Teşvik Mekanizmaları
Tanım:
Yeşil finansman, çevreye duyarlı yatırımlar için kamu ve özel sektörün sunduğu mali desteklerdir. “Yeşil tahvil”, “sürdürülebilir yatırım kredisi” gibi araçlarla iklim dostu projeler teşvik edilir.
Yasal Yenilikler:
- Yasa ile birlikte yeşil finansman araçları ilk kez tanımlanmış ve desteklenmiştir.
- Bankaların çevreci projelere sağladığı kredilere çeşitli faiz indirimleri uygulanabilecek.
- Kamu bankaları ve özel bankalar aracılığıyla yenilenebilir enerji, geri dönüşüm, elektrikli araç altyapısı gibi yatırımlara öncelik tanınacak.
Kimler Yararlanabilir?
- Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler)
- Belediyeler ve il özel idareleri
- Tarım kooperatifleri ve çevreci girişimciler
- Organize sanayi bölgeleri (OSB’ler)
Örnek:
Bir belediye, toplu taşıma araçlarını elektrikli otobüslere dönüştürmek istiyorsa, bu yatırımı “yeşil tahvil” ihracı ile finanse edebilir ve Hazine desteğinden yararlanabilir.
1.3 Kurumsal Raporlama ve Şeffaflık Zorunluluğu
Tanım:
Kurumsal sürdürülebilirlik raporlaması, şirketlerin faaliyetlerinin çevresel etkilerini kamuya şeffaf şekilde beyan etmesidir.
Zorunluluklar:
- Belirli büyüklüğün üzerindeki şirketler artık yılda en az bir kez
- Enerji tüketimi
- Su ve atık kullanımı
- Karbon salım miktarı
- İyileştirme politikaları
gibi verileri kamuya açık bir platformda yayımlamakla yükümlüdür.
Neden Önemli?
- Denetim mekanizmasını güçlendirir.
- Yatırımcılar, tüketiciler ve kamuoyuna güvenilir bilgi sunar.
- Şirketin çevre politikalarıyla ilgili hesap verebilirliğini artırır.
Ceza Durumu:
Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen şirketler hakkında idari para cezası uygulanır, sürdürülebilirlik siciline “yükümlülüğe aykırılık” notu düşülür.
Örnek:
Bir holding, yıllık faaliyet raporunda çevresel etkilerle ilgili hiçbir veri yayımlamazsa, hem kamu ihalesine katılmaktan men edilebilir hem de para cezasına çarptırılabilir.
1.4 Kamu Kurumları ve Yerel Yönetimlerin Yükümlülükleri
Getirilen Zorunluluklar:
- Belediyeler; atık yönetimi, elektrikli araç altyapısı ve yeşil alanların artırılması gibi alanlarda aktif planlar sunmak zorunda.
- Kamuya ait binalarda enerji verimliliği için enerji kimlik belgesi zorunluluğu getirildi.
- Kamu ihalelerinde artık “çevresel sürdürülebilirlik” kriteri aranacak.
Yeni Kurumsal Yapılar:
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı içinde İklim Uyum Koordinasyon Birimi kurulacak.
- Belediyelerde “İklim Değişikliği ve Enerji Müdürlükleri” yaygınlaştırılacak.
Örnek:
Yeni yapılacak bir adliye binasında, “yeşil bina” standardı aranacak; bu bina, kendi enerjisini kısmen üretecek ve yağmur suyu toplama sistemi içerecek.
1.5 Enerji ve Ulaşım Sektöründe Dönüşüm Zorunluluğu
Enerji Sektörü İçin:
- Kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıt kaynaklı enerji üretimi zamanla sınırlandırılacak.
- Yenilenebilir enerjiye (güneş, rüzgar) geçiş teşvik edilecek.
- Enerji santralleri için karbon izleme ve filtreleme zorunluluğu gelecek.
Ulaşım Sektörü İçin:
- Şehir içi ulaşımda elektrikli ve hibrit araçlara geçiş desteklenecek.
- Elektrikli araçlar için şarj istasyonu yatırımları zorunlu hale gelecek.
- Şehir planlamalarında bisiklet yolları ve yaya ulaşımı artırılacak.
Örnek:
2027’den itibaren, büyükşehirlerde yeni alınan otobüslerin %50’si elektrikli olmak zorunda olabilir.
1.6 Geçiş Süreci ve Uyum Planları
Geçiş Ne Demek?
- Yeni İklim Yasası bir anda ağır yaptırımlar uygulamak yerine, belirli sektörlere uyum süresi tanıyor.
- Bu süreçte şirketler veya kamu kurumları, “İklim Eylem Planı” sunmak zorundalar.
Uyum Planı Nedir?
- Kurumun mevcut durumu
- Salım miktarı ve kaynakları
- Uyum için atacağı adımlar
- Yatırım ve maliyet planlaması
yer alır.
Destekler:
- Çevre Ajansı ve TÜBİTAK, proje bazlı teknik ve mali destek sağlayacak.
- Gerekli teknolojiler için KDV ve gümrük muafiyetleri sunulacak.
Örnek:
Bir sanayi kuruluşu, 2026 sonuna kadar karbon salımını %10 azaltma planı sunar ve bunu gerçekleştirmesi halinde teşviklerden yararlanır.
2. Toplumda Yanlış Bilinenler ve Gerçekler
Yanlış 1: Yeni İklim Yasası sadece büyük sanayi şirketlerini ilgilendiriyor.
Gerçek: Yasa, sanayi devlerinden belediyelere, KOBİ’lerden tarım işletmelerine kadar geniş bir alanı kapsıyor. Hatta bireylerin de dahil olduğu çevre yükümlülükleri var.
📎 Açıklama: Yeni yapılacak binalarda enerji kimlik belgesi, belediye hizmetlerinde yeşil altyapı şartı, elektrikli araçlara teşvik gibi maddeler doğrudan bireyleri etkiliyor.
Yanlış 2: Yeni yasa nedeniyle artık kimse evinde enerji üretemez.
Gerçek: Tam tersi. Yasa, bireylerin kendi elektriğini üretmesini teşvik ediyor.
📎 Açıklama: Evlerin çatısına güneş paneli kurulumu kolaylaştırıldı. Hatta fazla elektrik üretimi, şebekeye satılabiliyor. Yeni yasal düzenleme bu uygulamaları destekliyor.
Örnek: Bir aile, çatıya kurduğu panelle ihtiyaç fazlası elektriği dağıtım şirketine satarak gelir elde edebiliyor.
Yanlış 3: Karbon ticareti, zengin şirketlerin para verip doğayı kirletmeye devam etmesi demektir.
Gerçek: Karbon ticareti, çevreye daha az zarar vereni ödüllendiren, fazla salımı ise maliyetli hale getiren bir sistemdir.
📎 Açıklama: Şirket sınır aşarsa yalnızca para cezası değil, üretim kısıtlaması gibi sonuçlarla karşılaşabilir. Temiz üretim yapanlar, salım hakkını satarak gelir elde edebilir.
Yanlış 4: Bu yasa köylüyü, çiftçiyi ezer; tarım ve hayvancılığa müdahale eder.
Gerçek: Yasa, tarım sektörüne doğrudan ceza getirmiyor; dönüşümü teşvik ediyor.
📎 Açıklama: Tarımda metan salımı ve gübre yönetimi gibi konular teşvikle düzenleniyor. Özellikle büyük çiftliklerin çevresel etki raporları düzenlemesi isteniyor. Küçük üreticiye yönelik yaptırım yok.
Yanlış 5: Yasa yürürlüğe girdi, herkes ceza yiyecek.
Gerçek: Yasa geçiş süreci öngörüyor. İlk aşamada denetim değil, bilgilendirme ve “uyum planı” isteniyor.
📎 Açıklama: Şirketler ve kurumlar belirli bir sürede sera gazı salımını azaltmaya yönelik plan sunmakla yükümlü. Uyum göstermeyenler zamanla cezai işleme tabi tutuluyor.
Yanlış 6: Belediyeler bu yasanın dışında kalıyor.
Gerçek: Belediyeler artık iklim politikasında en kilit aktörlerden biri.
📎 Açıklama: Yeni yasa ile birlikte şehir içi ulaşım sistemleri, çöp toplama, atık su arıtma ve park düzenlemeleri gibi pek çok konu belediyelerin iklim politikası içinde ele alınıyor.
Örnek: Yeni belediye otobüsü alımı yapacak bir şehir, artık en az %50 çevreci araç almak zorunda olabilir.
Yanlış 7: İklim yasası kalkınmanın önünde engel olur.
Gerçek: İklim yasası, kalkınmayı durdurmaz; yeşil büyüme modeline geçiş sağlar.
📎 Açıklama: Yeni yasa, temiz enerji, yeşil altyapı ve sürdürülebilir tarım gibi alanlarda yatırımı artırır, yeni istihdam alanları yaratır. Uzun vadede ekonomik istikrar sağlar.
Yanlış 8: Evsel atıklar bu yasanın konusu değil.
Gerçek: Atık yönetimi yasaya dahildir. Hem belediyelerin hem vatandaşın atık yönetimi konusunda yeni görevleri doğmuştur.
📎 Açıklama: Geri dönüşüm zorunluluğu, evsel atıkların ayrıştırılması ve kentsel kompost sistemleri gibi uygulamalar belediyelere ve halkın günlük hayatına yansıyacaktır.
3. Hukuki Değerlendirme ve Yasanın Uygulama Boyutu
3.1 Anayasal Dayanak: Çevre Hakkı ve Devletin Yükümlülüğü
Yeni İklim Yasası’nın temeli Anayasa m. 56’ya dayanır:
“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.”
Bu maddeye göre:
- Çevre hakkı temel bir insan hakkıdır.
- Devletin sadece pasif önleyici değil, aktif koruyucu rolü vardır.
- Yasa bu görevin somutlaştırılmasıdır; dolayısıyla anayasal temele dayanır ve hak arama aracı olabilir.
3.2 Yasanın Diğer Hukuki Alanlarla İlişkisi
Yeni İklim Yasası, sadece “çevre hukuku” değil, çok sayıda hukuk dalıyla kesişiyor:
a) İdare Hukuku:
- Belediyelerin ve kamu kurumlarının sorumlulukları artırıldı.
- Çevresel eylem planları idari işlem niteliğindedir ve idari yargı denetimine tabidir.
b) Ceza Hukuku:
- İdari yaptırımlar dışında, bazı durumlar Türk Ceza Kanunu m. 181-183 (çevrenin kasten veya taksirle kirletilmesi) kapsamına girer.
- Örneğin: Filtre sistemini devre dışı bırakıp zararlı gaz salmak, doğrudan ceza sorumluluğu doğurur.
c) Enerji Hukuku:
- Elektrik Piyasası Kanunu ve Enerji Verimliliği Kanunu ile bütünleşik uygulanacak.
- Lisanslı/ruhsatlı üretim yapmadan enerji üretimi yasaktır ama küçük ölçekli yenilenebilir üretim serbesttir.
d) İmar ve İnşaat Hukuku:
- Yeni yapılarda “yeşil bina standardı” aranması, imar ruhsatlarında çevresel etki denetimini zorunlu kılar.
- İnşaat projelerinde “ÇED Raporu” zorunluluğu genişletildi.
e) Ticaret Hukuku:
- Şirketlerin sürdürülebilirlik raporları artık bilanço kadar önemlidir.
- Rapor eksikliği yatırımcıları yanıltmak sayılabilir; TTK kapsamında yöneticilerin sorumluluğu doğabilir.
3.3 Uyum Yükümlülüğü ve Yaptırımlar
Yeni yasa, şirket ve kurumlara önce uyum planı sunma, sonra raporlama, nihayetinde yaptırıma tabi olma süreci öngörür.
Uyum yükümlülüğü:
- Faaliyet gösterdiğiniz alandaki çevresel etkileri belirlemek
- Emisyon miktarını ölçmek
- Salımı azaltmaya yönelik plan oluşturmak
Uymama Hali:
Yasaya aykırılık durumunda:
- Uyarı – İdari Bildirim
- İdari Para Cezası (faaliyetin niteliğine göre 100.000 TL – 5.000.000 TL arası değişebilir)
- Faaliyet Durdurma
- Kamu ihalelerinden men edilme
- TCK kapsamında suç duyurusu (kasten çevre kirletme)
3.4 Yargı Yolu: İptal, İtiraz ve Dava Açma Hakkı
Yeni İklim Yasası kapsamında doğrudan veya dolaylı şekilde zarar gördüğünü iddia eden gerçek/tüzel kişiler için farklı başvuru yolları bulunur:
a) İdari İşlem İptali Davası:
- Belediyenin ÇED onay verdiği bir projeye karşı,
- Bir şirketin emisyon izni almasına itiraz eden bir sivil toplum örgütü,
- Ya da kamu kurumunun pasifliği nedeniyle zarar gören yurttaş,
İdare Mahkemesi’nde iptal davası açabilir.
b) Tam Yargı Davası:
- Çevresel zarardan dolayı doğrudan maddi/manevi zarar oluşmuşsa (örneğin tarla ürün kaybı), idareye karşı tazminat davası açılır.
c) Suç Duyurusu ve Ceza Soruşturması:
- Kasten filtre sistemini devre dışı bırakan bir sanayi işletmesi hakkında savcılığa suç duyurusu yapılabilir.
- TCK 181 uyarınca 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası söz konusu olabilir.
3.5 STK’lar ve Yurttaşların Dava Açma Hakkı
Yargıtay ve Danıştay içtihatlarına göre çevre davası açmak için “doğrudan zarar” şartı esnetilmiştir.
Kimler Dava Açabilir?
- Bölgede yaşayan bireyler
- Barolar
- TMMOB, Greenpeace, Tema gibi çevre STK’ları
- Üniversiteler
- Meslek odaları (örneğin Ziraat Mühendisleri Odası)
Ne İçin Dava Açabilirler?
- Yasanın yanlış uygulanması
- Çevresel etkiyi dikkate almayan belediye kararları
- ÇED raporları
- Faaliyet izni alan kirletici tesislere karşı
3.6 Yasanın Uygulanmasındaki Güçlükler ve Eleştiriler
Denetim Kapasitesi Yetersizliği:
- Belediyeler ve Çevre Bakanlığı denetim birimleri, her kurumu etkin şekilde izleyebilecek kapasitede değil.
- Raporlar sunulsa bile, veri analizinin kalitesi ve takibi sorun olabilir.
KOBİ’ler İçin Uyum Maliyeti:
- KOBİ’lerin ölçüm cihazları, danışmanlık ve dönüşüm maliyetlerini karşılaması zor.
- Bu nedenle eşitlik ve orantılılık ilkesine uygun teşvik ve muafiyet sağlanmazsa küçük işletmeler zorlanabilir.
Belediyelerde Teknik Kadro Eksikliği:
- Özellikle küçük şehirlerde, “iklim uyumu” planı yapabilecek donanım ve personel yok.
- Bu durum bazı bölgelerde yasanın “kağıt üstünde kalmasına” yol açabilir.
SONUÇ: Yeni İklim Yasası Neden Önemli ve Bizim İçin Ne Anlama Geliyor?
Türkiye’nin 2025’te yürürlüğe giren Yeni İklim Yasası, çevreyi koruma konusunda büyük bir adım. Bu yasa sadece çevre için değil, ekonomimiz, şehirlerimiz ve günlük hayatımız için de çok önemli değişiklikler getiriyor.
Anayasamızda da herkesin temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olduğu yazıyor. Yeni yasa, devletin bu hakkı koruma görevini daha net ve güçlü hale getiriyor. Artık çevreyi korumak sadece bir istek değil, herkes için bir zorunluluk.
Yasa, büyük fabrikalardan belediyelere, küçük işletmelerden çiftçilere kadar herkesi ilgilendiriyor. Mesela, evimizin çatısına güneş paneli takıp kendi elektriğimizi üretmemiz artık daha kolay ve destekleniyor. Ayrıca, fabrikalar ve şirketler ne kadar karbon saldıklarını raporlamak zorunda ve temiz üretim yapanlar ödüllendiriliyor.
Yerel yönetimler de önemli görevler üstleniyor. Belediyeler, daha yeşil şehirler yaratmak için atık yönetimi, elektrikli araçlar ve enerji tasarrufu gibi konularda aktif olmak zorunda.
Tabii ki bu yasa hemen herkese ceza vermek için değil; önce herkesin uyum sağlaması için fırsat veriyor. Ama uyum sağlanmazsa, hem para cezaları hem de faaliyet durdurma gibi yaptırımlar uygulanabiliyor.
Bazen yanlış bilgiler dolaşıyor; mesela “evde enerji üretmek yasak” ya da “bu yasa yüzünden çiftçiler zarar görecek” gibi. Bunlar doğru değil. Yasa, bireylerin ve küçük işletmelerin çevreci dönüşümünü destekliyor, ağır yaptırımlar büyük kirletici şirketlere yönelik.
Sonuç olarak, Yeni İklim Yasası, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede kararlı olduğunu gösteriyor. Bu yasa sayesinde hem doğamızı koruyacağız, hem de ekonomimizi daha temiz ve sürdürülebilir bir hale getireceğiz. Ancak bu başarının yolu, devlet kurumlarının, şirketlerin ve biz vatandaşların birlikte hareket etmesinden geçiyor.
Hepimizin üzerine düşen görevler var; çevreyi korumak sadece devletin işi değil, bizim de sorumluluğumuz. Yeni İklim Yasası, geleceğimizi güvence altına almak için hepimize bir çağrı niteliğinde.